Kıskanılıyorsan bil ki aslında onun seninle derdi yok, rakiplerinden kendini aşağı görüyor...bilirim NARSİST in ne olduğunu, seni uçan kuştan esen yelden kıskanmanın ne olduğunu, o yüzden diyorum ki arkadaş kıskananın asıl derdi kendiyle....
Özgür bırak ki eşin, sevgilin, partnerin her kimle berabersen , cendereye girmesin...
Senin yanındaysa bil ki bu dünyada milyarlarca insan dururken sen seçilmişsin.
Ne sen onun sahibi , ne de o senin sahibin...sadece deneyimleyeceğiniz hayat için aynı yolda yürümek derdiniz...
Senin yanındaysa bil ki bu dünyada milyarlarca insan dururken sen seçilmişsin.
Ne sen onun sahibi , ne de o senin sahibin...sadece deneyimleyeceğiniz hayat için aynı yolda yürümek derdiniz...
Hiç kimse dört dörtlük değil yin ve yang gibiyiz, hem iyi hemde kötüye sahibiz. ve hengisini beslersek anlarımız iyi ya da kötü yaşanıyor.
Özgür bırak, özgür bırak ki kendisi olsun....hani sen yokken olduğu gibi kendisi ne ise o olsun ilk aşık olduğun gibi ve hatta seviyorum diyorsan izin ver kendisini gerçekletirsin , gerçekleştirsin ki bak gör ne mutlu oluyor, o mutlu oldukça da sen! ya sen nasıl mutlu oluyorsun
.
Mutluluk anda değil mi süreçte yaşamıyor muyuz anları, o halde kimi kimden kıskanıyor da o AN ları zehrediyorsun...
.
Mutluluk anda değil mi süreçte yaşamıyor muyuz anları, o halde kimi kimden kıskanıyor da o AN ları zehrediyorsun...
Uyum, uyum ve uyum, denge , denge ve denge.... Uyum, denge ve doyumun olduğu bir ilişkide üzülmek konu bile olmaz...
Şunu da unutma bir kadın mutluysa erkek daha mutlu olur....erkeksen ve mutsuzsan kendini bir sorgula...
Yuvayı yapan dişi kuş derler ya ben de diyorum ki yıkan da erkek kuş...
Sınırlar sınırlar ve sınırlar....eş de olsan sınırlarının aşılmasına izin verme..
Kadın mısın? çık artık anne rolünden, sen onun annesi değilsin...onu bakmak değil amacın...şunu da unutma ki erkek önce kadında annesini arar annesini bulduğuna ve her şeyin yine aynen devam ettiğine garantilemek ister kendini, çünkü konfor alanından çıkmak zordur...öyle yetişmiştir, pembe ve mavi patik olayı ... ortak bir hayat yerine belli kalıplar ve roller içinde birer anlaşmadan ileri gidemiyor evlilikler...
Nasıl mı olmalı? bir ilişki başladığı noktadan gelişim de aynı paralellikte olmalıi, hani diyoruz ya aynı dili konuşmak diye,, işte bu dil , duygularda ve her türlü gelişimde de olmalı...kimse kimseye bakmakla yükümlü olmamalı, kadınlardan çok duyuyorum ( söz meclisten içeri ben de yıllarca aynı değil miydim) saçımı süpürge yaptım her işi yapıyorum, çocuklar da benim sorumluluğumda herşey ama herşey.aynı zamanda çalışıyorum, iş yerrinde birçok projelere imza atan ben çocuğumun öğretmeniyle konuşmaktan, tatil organizasyonu yapmaktan, kırılanı bozulanı tamire götürmekten niye gocunsun ki şimdi ona söyleyene kadar ben kırk kere yaparım demedik mi? dedikçe de sırtımızdaki küfeler her geçen gün artmadı mı? kadın güçlenip erkek pasifleşirken sorumsuz , ilgisiz ve mutsuz değer görmeyen erkekleri biz yaratmadık mı biz onların annesi yerine kendimizi koymadık mı?
Söyleyeceğim şu ki bırakın anne baba olmayın eşinize....
Erkek anneyi evde görünce gönül bağından vazgeçiyor ve kendine değer veren kendisiyle aynı dili konuşan ve hoş kadınları görünce ister istemez gönül kaymıyor mu?
Erkek anneyi evde görünce gönül bağından vazgeçiyor ve kendine değer veren kendisiyle aynı dili konuşan ve hoş kadınları görünce ister istemez gönül kaymıyor mu?
Kadın, kadınlığını bilmeli, erkeğin güzeli ve özeli olarak kalabilmeli, erkek de öyle, herkes sorumluluklarını bilmeli...ve birbirinden uzaklaşmak yerine daha da kenetlenmeli...
Bırak kaybetme korkunu, karşındakine sadece değerli olduğunu hissettir, bakımlı ol özel ol, muhtaç ve mağdur rollerinden vazgeç... vazgeç ki hem sen hem o özgürleşsin ve artsın mutluluğunuz...
Ha ben mi...annelik rolümü bıraktım ve kendimi sorgulayınca herşey bitti...
Bitmesin , herkes özünde o kadar değerli ki , önemlii olan o değerlerimizi görmek ve dengeyi sağlamak....
Haydi çok konuştum yine kalın mutlulukla, kendiniz olarak...sarılın eşinize sevgili olarak....
içimden aktı geldi işte....