Çok huzurluydu çok istemişti beni ...kendisi için dikkat etmediği şeyleri sırf ben varım diye kontrol etmeye başlamıştı, yemeğine, uykusuna, stresine, hareketlerine herşeyine daha dikkat eder ve vücudunu dinler olmuştu...aylarca vücuduna bağlı on-küsür kiloyu ekstradan taşımıştı.Artık olmuştum büyümüş ve mücadeleye atılma vaktim gelmişti...
Candan can kopacaktı, büyük sancılar, hazırlıklar ve aylarca gözü gibi sakındığı beni dünya karmaşasının içine atacaktı, kendine güveniyordu bana bakmayı diliyordu tüm sevgisini vererek, oysaki bilmiyordu belki de ben gelirken o gidecekti beni dünyada yalnız tek başıma bırakarak...
Çok huzurla, ekmek elden su gölden yaşadığım dünyadan ölmek, bilinmez ve zorluklarla dolu yaşam savaşı vereceğim hastalıklara, kötülüklere, acılara ve tatlılara açık, bilinmez bir yeni dünyaya tekrar doğacaktım....
Yaşadığım bu dünyada nefes almama gerek kalmamıştı ciğerlerim henüz aktif değildi ama oksijen alıyordum, görmeme, koklamama da gerek yoktu ...ama hislerim kuvvetliydi, dokunabiliyor, duyabiliyor sevgiyi hissedebiliyordum .
Büyük bir acı ve çığlıklarla canından can koparıyordu, beni bilinmeze, mücadeleye doğururken ; kimbilir belki de öldürüyordu, benim aslında yaşamım sadece dokuz ay mıydı ? orada yaşatılmıştım rahat içinde, konfor içinde, ihtiyacım olan her şeyin içinde..
Atıldım, bir mücadeleye; konforla bağım kesilmişti, kendim nefes almam, kendim görmem, kendim duygularımı belli etmem, kendim yaşamda kalmak için mücadele etmem gerekiyordu..
Öğrendim , ilk önce aslında yalnızlığa itilmeyi öğrendim, gülmeden önce ağlamayı öğrendim, sevmeden önce sevilmeyi öğrendim...yürümeden önce düşmeyi...
Bir şeyemi ihtiyacım var? Ağlamam, kendimi hissettirmem, kendimi saydırmam, artık ben de varım hayatınızı bana göre değiştirin mesajını vermem gerekiyordu...
Ağladım; karnım doydu,
Ağladım; altım değişti,
Ağladım; kucaklandım,
Ağladım ; fark edildim.
Bütün gelişim evrelerini geçirdim, saydırma dönemim oldu, beğendirme dönemim oldu, özenti dönemim oldu, taklit dönemim oldu, bir çok gelişim evrelerinden geçtim...
En büyük mücadelem hayatta kalmak içindi...Çünkü çok büyük bir travmayla anne karnındaki hayattan atılma, bağlarımdan kopma travmasıyla gelmiştim bu dünyaya...
Sağlıklı olmam kendimi korumam gerekiyordu, bir okula bir derse gitmemiştim ki başıma neler geleceğini bilmiyordum ki? hazır bir sisteme doğarken , rahatlıktan ve mutluluktan ölmemişmiydim? Burası cennet miydi? yoksa Cehennem mi? neye göre cennet ? neye göre cehennem? sadece bir melek vardı benimle direk ilgilenen adıda ANNE imiş sonra öğrendim.
Diğer herkes sadece geçici ilgilenir ,bazen sever geri çekilirler ama her ağlamamda yanıma koşan bir melek benim her şeyimle ilgilenirdi, O bana atanmıştı emrime verilmişti benden direk sorumluydu , beni bu bilinmeze hazırlıyordu, tabi kendi bildikleri ve kendi dünyası kadar...
Ailem vardı, sülalem, çevrem arkadaşlarım oldu,acılarım, tatlılarım, heyecanlarım oldu...
Bir gerçek vardı; içimdeki o korku ilk bu hayata ölüşümdeki "KORKU" yaşamda kalma korkusuydu belki, yeni bir dünyada "AYAKTA KALMA KORKUSU" hep o konforu aradım, her şey de ve herkeste o karşılıksız anne sevgisini aradım, anneme güvendiğim gibi herkese güvenmek, annemi sevdiğim gibi sevmek ve sevilmek arzusuydu arayışım.
Bir gün ben de o koşulsuz sevgimi verebileceğim çocuk yapma ve anne olma içgüdümle anne oldum, hayat sanki tekerrür ediyordu ben de özen gösterdim aylarca taşıdım ve vakti gelince bağımı kopardım onlara melek oldum...koşulsuz sevdim...evet ben de koşulsuz sevilmiştim benim de meleğim var hala da var 46 yıl oldu acılarım oldu, üzüntülerim oldu, mutluluklarım oldu, o hep benim sol yanımda oldu, yüreğimde ve hep yanımda...
Hala korkuyorum neden mi çünkü o 9 ay yaşadığım konforu hala tamamlayamadım...
Oysa dünya bir büyük anne karnı değil mi? ve dünyadaki bütün diğer yaradılanlar da benim bir parçam ...onlarla bir bütün değil miyim? Burası da aslında bir cennet değil mi? konfor alanımı kendim yaratmıyor muyum? Neden diğer yaradılanları farklı görüp ötekileştirip sevgisizliği seçiyorum, onlar da benim kolum kanadım bir parçam değil mi ? aynı havayı solumuyor muyuz? Aynı kaynaklardan beslenmiyormuyuz?
Biz gerçek değilmiyiz? bir konfordan bilinmeze atılmadık mı hepimiz? Aslında hepimiz aynı kaderi paylaşmıyor muyuz? Eeee o zaman hepimiz bir olup birbirimize karşı koşulsuz sevgiyi seçmek varken neden kolumuzu kanadımızı öteki olarak görüyoruz? Neden soluduğumuz havayı mahvetmek için uğraşıyoruz? Neden tüm kaynaklarımıza sahip çıkıp tek vücut olarak hareket etmeyi seçmiyoruz?
Neden, neden, neden? Acaba esas ve en güzel gerçek biz değil miyiz?
Füsun Aykut 23.05.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder