MUTLULUK
“Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin ?
İşin kolayına kaçmadan ama
Gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil
Ne de ak örtüde elmaların
Ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin”
İşin kolayına kaçmadan ama
Gül yanaklı bebesini emziren melek yüzlü anneciğin resmini değil
Ne de ak örtüde elmaların
Ne de akvaryumda su kabarcıklarının arasında dolanan kırmızı balığınkini
Sen mutluluğun resmini yapabilir misin Abidin”
Demiş Nazım
Hikmet…
Ha bir de
Filozoflar vardı ; mesela Ludwig Marcuse diyordu ki; MUTLULUK MUTLULUKTUR!...
niye sorguluyorsun kardeşim der
gibi…
Herkesin derdi değil miydi
“mutluluk”
Kafamda mutluluğun
tarifini yaptığım bir dönemdi, içimde tam onun cevabını arıyordum.
Bir uçurtma
şenliği ilanı görmüştüm. Çok heyecanlandım, çünkü uçurtma bana özgürlüğü
çağrıştırıyordu, aynı kuş gibi , çocuk gibi…Bu sefer uçurtmamda mutluluğun
resmi olmalı dedim. Gökyüzünde süzülürken uçurtmam , ılık ılık esen rüzgar vermeliydi bana özgürlüğümü…o resimde bir kuş, bir güneş, el
sallayan çocuklar olmalıydı…
Her renk
olmalıydı bir de ; morun zorluğu , sarının hainliği, kırmızının gücü, siyahın
asaleti, pembenin neşesi, mavinin
dinginliği ,yeşilin huzuru ve
beyazın içindeki her renk gibi ben de
bembeyaz giymeliydim tüm bu renkleri kapsayan…
Güneş öyle
bir kavuruyordu ki ,önce resimler
yapılmalıydı sonra çatmak kalıyordu çıtalarına… Çekilecek bir ağaç gölgesi bulamıyordum kalabalıktan,
mis gibi döner kokuları geliyordu,
birileri de ızagara mı yapmıştı ne? Piknik alanı düğün yeri gibiydi, seyyar
satıcılar, suuu diye bağıran sucular, çekirdekçiler….evet piknik alanı çok
eğlenceli görünüyordu.
Resimleri
yapmıştım çıtaları da çattık, upuzun bir ip …öyle uzun ki yarışmadaki en uzun
ip ve en uzun kuyruk benim uçurtmamın
olacaktı….
Bu sefer
uçurtma uçururken koşmak gerekiyordu; en hızlı, en yüksek uçan en güzel süzülen
birinci olacaktı bütün gün yorulmuştum,
acıkmış, susamış ve çok
heyecanlıydım…Kendi özgürlüğümü ilan edecektim sanki, içimdeki bütün
duygular bütün renklerle örtüşüp
uçacaktı sonsuzluğa….
Koşarak
uçurdum, sanırım birinci olacaktım , ama birinci olmak için uçurtmanın
tekrar yere süzülerek inmesi şartı
vardı, oysa ben… özgürlüğü çizmiştim ,
tüm duygularımı ,tüm renklere yükleyip kuşlarla uçurmuş, çocuklarla el
sallatmıştım, tekrar alamazdım aşağıya , vermeliydim özgürlüğümü
sonsuzluğa…evet önce dedim gönlümde birinci olmalıyım …duygularımı
yükledim sonsuzluğa ve ipi sonuna kadar
salmıştım geri çekmeyeceğimi bilerek…bıraktım bütün duygularımı bıraktım, öyle hafifledim ki…açtım, yorgundum,
susuzdum….hafif hafif yere yığıldım….huzurluydum, neşeli, kim bilir belki de
MUTLU…
Füsun Aykut
20.05.2014
Füsun Aykut
20.05.2014
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder